
ilk Avustralya’ya sürgün edilen, Avrupa’nın azılı mahkumlarıydı.
Sene 1788 de İngiltere kendi ülkesinde başa çıkamadığı, bin tane azılı kadın ve erkek Kriminelleri, 11 gemiye doldurarak yeni keşfedilen Avustralya’ya geri dönmemek üzere, sürgün gönderdi.
Bizden uzak olsun da, orada başlarının çaresine baksınlar dercesine.
Onlarda yanlarına kendilerde olmayanı alamadılar, olanla gittiler!
Zavallı yerli halk olan Aborijiniler, hiç beyaz insan görmemişlerdi hayatlarında!
Gördüklerine göreceklerine de pişman olacaklarını ne bilsin garipler!
Bu şerefsiz Mahkumların yanlarında bir şey olmamasına rağmen, ilk çiçek hastalığını beraberlerinde götürdüler o zavallı insanlara. O kadar çok aborijini öldü ki bu çiçek hastalığı salgınından.
Yani ilk ülkeye girişleriyle dahi, uğursuzluk getirdiler Avusturalya’ya ve Yerlilerine!
Aborijiniler o kadar sevecen ve misavirperver insanlar olmasına rağmen, o pasaklı ve hayasız katil İngilizler, zevk için o insanları işkence ederek öldürdüler. İngilizler orada hapishanede yaşamadılar, hür bırakıldılar. Kaçabiliyorsa kaçsın bakalım Ada’dan! Adanın kendisi İngiltereye binlerce km. uzaklıkta zaten.
Mahkümlar bir arada kalıp, şu an Sydneyin bulunduğu yerde, yerleştiler. Zamanımıza gelene kadar Aborijinilerin soyunu kuruttular ve Nesilleri tükendi sayılır.
Geriye kalanlar ise Beyaz Adamların getirdiği Alkole alıştı ve şu an çoğu Alkolik oldu.
Ama komik olan ne biliyormusunuz?
İngiliz kendi ülkesinin dahi baş edemediği ve istemediği, eski eşkiyalarını, bir kıtaya bela olarak gönderdi sanki ve şimdi o Şerefsizler Avusturalya’ya medeniyet getiren Efendiler oldular!
Hangi Medeniyeti götürdüler acaba?
Kendilerde olmayanı mı???